FeedBooks

Bcmms Sayfa 1

The Walking Dead 1. Sayı - Sayfa 1

Televizyondaki bilgi yarışmasını açıp, sadece soruları dinlemek üzere banyoya geçtim. Tüm yarışmalar gibi bu da cahillere yönelik. Yine de soruların çoğunu bilmek hoşuma gidiyor. Kulüpteki kızlardan bazıları "sen de katılsana" deyip duruyorlar.
"Ne hoş olur, tüm ihtişamınla. Ortalığı yıkar geçersin." "Ayol müsaade ederler mi?" diye geçiştiriyorum.
İlk tur sorular bitmeden tıraşım bitti, iş geldi makyaja. Keyfim yerindeyse bu iş uzun sürer. Keyfim yoksa iki dakikada biter. Hava sıcaktı, kulüp erken saatte dolmazdı bile. Yani vaktim boldu.
İyi bir makyajla Hollywood'un şaşaalı dönem yıldızlarını aratmayacak hale gelirim. Favorim her zaman için Audrey Hepburn'dür: Oğlansı bir güzellik.
Yine fıstık oldum işte. Aynada kendime okkalı bir öpücük yolladım. Kendinden simli, yarı transparan, leopar desenli elbisemi giyip duraktan taksi çağırdım. Hüseyin geldi. Bu oğlan da gündüz efendi efendi bana "abi" diye seslenip gece sulananlardan. Apartmandan çıkarken yine it gibi gülümsedi. Biner binmez taksinin ışığını kapattı. Huyumu biliyor.
"Kulübe mi?"
Sanki bu saatte başka yere gittiğim olurdu.
"Evet."
Uzun ve manasız konuşmayı sevmem.
Hareket ettik. Yola bakacağına gözleri bende. Aynadan bakışı yetmeyince dönüp omuz üstünden küstahça bakmaya başladı. Biraz tipim olsa neyse ama beni hiç tutmazdı. Fazla baby-face, oysa ben biraz daha adam kılıklı erkekleri beğenirim.
"Havalar da iyi ısındı di mi?" "Ya sorma..." dedim.
"İnanır mısın ne giysem terden üstüme yapışıyor. Bütün gün arabada... Sucuk gibi oluyoruz valla. Yapış yapış anlayacağınız."
Yine o it sırıtışı vardı. "Sen gece çalışmıyor musun?" "Gece de yapışıyor." Gülüşü daha da itleşti. "Bol duş yap."
"Durakta duş nerde? Sana gelebilir miyim?.. Duş yaparız... Beraber..."
"Sulanma..."
"Tamam abi... Şansımızı denedik, ne var..."
Mahallelinin bana karşı tavrı zamanla, beni tanıdıkça
değişti. Başlangıçta gündüz gece farkını anlamazken, -ya da anlamaz gibi davranırken- bir gece yarısı mahallenin ortasında olay çıkartan bir adamı, üstümdeki daracık mini elbiseye bakmadan, thai-boks ve aikido ile halledince duraktaki şoförlerin de bana bakışları farklılaşmıştı. Kendimden cüsseli bir adamı uluorta halletmem saygınlığımı sağlamıştı.
Kulübün önünde inerken Hüseyin "Çıkışta alayım mı?" dedi.
John Holmes çıkacağını bilsem hadi neyse bir sefer deneyelim ama temel göstergelerin hiçbiri yoktu: Ne burun uzundu, ne de parmaklar.
"Yok," dedim, "belli olmaz ne zaman çıkacağım, hiç bekleme."
Kapıda korumamız Cüneyt beni karşıladı. Bu oğlanın adı bana hep takma ad duygusu veriyor. İçimden ona Mehmet-Ali falan gibi isimler uyduruyorum. Body salonlarında kas şişirip duranlardan. Bir gece kulüp boşken, kızlar çok ısrar edince onunla bir aikido gösterisi yaptık. Bir hafta sırtı ağrımış. Oysa gösteri niyetine, hafiften savurmuştum onu. Zaten, salonlarda kas şişirenler genelde kof çıkıyor. Bir de aldıkları steroidlerden dolayı, o iş de muhteşem olmuyor. Hatta bazısı ile, hiç olamıyor.
Bu gece kulüp yine kalabalık. Maşallah revaçtayız. Bundaki payımı inkâr edemem. Kulübe yeni bir anlayış getiren, işletmenin kural ve değerlerini yenileyen benim.
Kulüpte, cüzi de olsa bir hissemin olması, kızların bana
 
Bu Kitapta Sayfa Büyütme Özelliği Bulunmuyor :(
Sonraki Sayfa -->


Copyright © 2016 FeedText Information Technologies. All Rights Reserved.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol